3. SEKTÖR NEDİR ? NEYİ İFADE EDER ?

Üçüncü sektör

İnsanoğlu topluluk halinde yaşar. Tek başına hayatını devam ettirmesi  imkansız bir durumdur. Çünkü  çeşitli ihtiyaçları vardır. İnsanların bu ihtiyaçları sosyal yaşamda çeşitli alanlar tarafından karşılanır. Bu alanlar  üç saç ayağı diyebileceğimiz  birinci sektör kamu kurumları ve belediyelerdir. İkinci sektör kar amacı güden özel sektördür. Üçüncü sektör ise  kar amacı gütmeyen gönüllülük esasına göre işleyen sivil toplum kuruluşlarıdır. Üçüncü sektör dediğimiz alan ; dernek , vakıf, birlik, platform şeklinde organize olmuş yapılardır. Biz bu yapıları SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI(STK ) diye adlandırıyoruz.

Sivil Toplum kuruluşları  halkın biraraya gelerek çeşitli hedeflere ulaşmak için oluşturdukları  örgütlerdir. Bu örgütler çeşitli konularda kurulabilir. Sivil Toplum Kuruluşları (STK ‘lar) sosyal konularda , dini konularda, hayır işlerinde, işçi haklarını koruma şeklinde olabilir. STK ‘lar sosyal hayatı daha iyi yaşanabilir hale getirmek için çalışırlar. Toplumdaki suç oranlarının, alkol alışkanlıklarının düşmesi  ve  fakirlikle mücadele etmek gibi sosyal sorunları çözmek için faaliyetler gösterirler.

SİVİL TOPLUM KURULUŞLAR

Dünyada ki sivil toplum kuruluşları ile Türkiye’ de ki  STK ‘ları karşılaştırdığımızda dünya standartlarının gerisinde olduğumuzu görürüz. Ülkemizde SİVİL TOPLUM KURULUŞLAR ‘ların büyük bir kısmını vakıflar ve dernekler oluşturmaktadır. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINI incelediğimizde içerisinde vakıflar ve derneklerin yanı sıra birlikler, kooperatifler, sendikalar, meslek odaları ve  partiler gibi farklı amaçlar için oluşturulan örgütler bulunmaktadır.

STK

Türkiye’de STK’lar, ulusal ve uluslararası mevzuatta kabul edilen düzenlemeler, Avrupa Birliği , Dünya Bankası  ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi uluslararası kuruluşların destekleri ile yaygınlaşmaktadır. Diğer taraftan gelişmiş ülkelerdeki STK sayısı ve finansal boyutları ile karşılaştırıldığında geliştirilmesi gereken bir alan görünümündedir. Türkiye’de vakıf anlayışı köklü bir geçmişe sahip olmakla birlikte yaygınlık gösterememiştir.

Çünkü dernek kurulum prosedürleri  vakıflara göre daha kolaydır.  İletişimin yaygınlaşması  ve internet hizmetlerinin  ucuzlaması yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde örgütlenme maliyetlerini azaltmıştır. 1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’de dernek ve vakıf sayısında yapılan hukuki düzenlemeler nedeniyle artış olmakla birlikte, kişi başına düşen dernek ve vakıf sayısının gelişmiş ülkelere göre düşük olduğu görülmektedir.  

Avrupa Birliği süreci ve özellikle verilen hibe destekleri dernek sayısının artışında etkili olmuştur. STK’ların sayısının az olması gönüllü ayısını da etkilemektedir.